Şirket 1995 yılında, Yunan asıllı Stelios Haji-Ioannu adlı genç bir girişimci tarafından İngiltere’de kurulmuştur. Böyle bir girişimi mümkün kılan yapısal degişim ise Avrupa Birliği’nin 1992 yılında havayolu taşımacılığına şoldugu libarasyondur. Bu yeni mevzuat sayesinde daha önce her ülkenin milli havayolu denilen ve havadaki yolları tekel şeklinde kapatmış olan havayollarına alternatif özel şirketlerin kurulmasına izin veriliyordu.
Stelios Haji-Ioannu
Havayollarında benzeri libarasyon daha önceleri 1980’li yıllarda ABD’de yaşanmış ve orada da ilk ‘’ucuz fiyatlı’’ havayolu olarak Southwest Havayolları adlı şirket kurulmuştu. Bu şirket kurulduğu günden beri büyüyen ve karlı olabilen bir şirkettir. Aslında Stelios, Easy jet için bu yenilik fikirlerinin bir kısmını Southwest’e borçludur. Ama bunlar üzerine kendisi de öyle yeni fikirler geliştirmiştir ki bunların tümünü bir araya koyunca, bu yeni operasyon modeli kendisine ‘’ucuz havayolu’’ fikrini en uç boyuta taşıyan kişi ünvanını kazandırmıştır.
Ucuz havayolu taşımacılığına sektörde verilen isim ‘’no frills’’ havayolu taşımacılığıdır. Frill İngilizce dilinde vola, fırfır vb.anlamlarına gelen bir kelimedir. Türkçe’ye fırfırsız olarak tercüme edilebilir. Sadece en temel olması gereken şey var ve bunun üzerinde hiçbir extra yoktur. ‘’No Frills’’ havayolu taşımacılığı biz de ve dünyanın her tarafında gelişen bir modeldir. Bu model bir dizi süreç yeniligine dayanarak çalışabiliyor. Bu yenilikleri ilk geliştiren de, Southwest havayolları sirketidir (Kırım, 2007d:16-17).
Hiçbir yeni teşebbüs hemen kar elde etmeye başlayamaz. EasyJet’ de kiralık iki uçakla başladığı ilk faaliyet yılı olan 1996-1997’yi 3.3 milyon sterlin zararla kapatıyor. 1998 yılında uçak sayısı altıya çıkan ve beş ülkede 12 noktaya uçar hale gelen şirket bu seneyi 2.3 milyon sterlin karla kapatıyor. Şirket 2004 yılına geldiğinde 44 uçaklık bir filoya sahip oluyor ve aynı yıl bu kez üretici firma konusunda karar değiştirip 120 tane yeni Airbus A319 uçak siparişi veriyor. On yıl önce iki kiralık uçakla Londra-Glasgow hattında baslayan EasyJet serüveni, bu süre içinde inanılmaz bir büyüme ivmesi yakalayıp bugün tüm Avrupa’da İstanbul dahil 68 farklı havaalanında ve 258 ayrı hatta hizmet veren büyük ve karlı bir şirket haline dönüşüyor (Kırım, 2007d:20).
Stelios ise başlamadan önce Southwest ile görüşüp fikir bile alıyor ve aşağıdaki benzer operasyonel uygulamaları EasyJet’te aynen uygulamaya koyuyor:
Tek Tip Uçak (Boeing 737): İlk kez Southwest tarafından uygulamaya konulan bu fikrin birkaç yararı vardır. Birincisi aynı tip uçak aldıgınızda uçak yedek ve yenileme parçalarının stok maliyetleri çok ciddi anlamda düşüyor. Örnegin hem Airbus, hem MD ve hem de Boeing modellerinden değişik uçak tipleri için bir dolu malzeme stoklamak zorunda kalınmıyor. Öte yandan uçak pilotlarını tek tip uçak için eğitmenin maliyeti de oldukça düşük oluyor. Ayrıca bakım verimliliği de uzmanlaşma sayesinde inanılmaz artıyor ve hem maliyet hem de zaman kazandırıyor. Bir de tüm bunların sonucu olarak güvenligi otomatik olarak yükseliyor. Bu güne dek hiçbir Southwest uçagı düşmemiştir.
Noktadan Noktaya Kısa Mesafeli Uçuslar: Büyük havayolları, örnegin THY, bu daha eski model uçus sistematiği yerine, havayolu sektöründe adına ‘’hub and spoke’’ sistemi denilen ve bu ismi bir araba tekerliğinin göbegi ile çubuklarının benzerliğinden alan sistematiğe göre uçmayı daha ekonomik bulurlar. Örnegin, tüm uzun uçuşlar önce İstanbul’a bağlanır, gidilecek olan daha kısa mesafeli daha kısa noktalara ise İstanbul’dan bağlantı verilir. Erzurum’dan İzmir’e gidecekseniz, THY bu iki nokta arasında yeterli sayıda müşteri bulamayacağına inandığı için iki noktaya direkt sefer düzenlemez. Bunun yerine Erzurum, Adana, Van vs. uçusları önce İstanbul’a bağlanır, ardından tüm bu noktalardan gelen yolcular tek bir İzmir uçağına doldurulup İzmir’e yollanırlar. Böylelikle de uçakların boş gitme problemi ortadan kısmen kaldırılır. Ancak bu sistemin ciddi operasyonel maliyetleri vardır ki EasyJet kısa noktalar arasında çok sayıda sefer düzenleyerek hem bir farklılaşma sağlamış, hem de ucuz fiyatları nedeniyle bu uçakları doldurabilmistir.
Uçak-İçi İkramı Kaldırmak: Ucuz havayolu taşımacılıgı büyük ölçüde otomobil ya da otobüs yolcularına bir alternatif olarak sunulmaktadır. Otobüslerde sıcak öğlen yemeği verilmediğine göre uçakta niye verilsin fikri bu kararın altında yatan ana fikirdir. Stelios bu uygulama sayesinde yolcu başına 14 sterlin tasarruf etmektedir.
Yüksek Kapasite Kullanımı: Uçakların havada kalma süresini maksimize ederek “verim yönetimi’’ mantığıyla her uçak saati başına daha fazla gelir elde edilmektedir.
Hızlı Dönüsüm Zamanı: Uçaktan yolcu indirme, uçağı temizleme ve yeni yolcuları uçağa alıp kalkış süresini 20 dakikaya indirmek başlı başına önemli bir süreç yeniliğidir ve bazı radikal kararları vermeyi de içermek zorundadır. Örnegin havayolu taşımacılığı sektöründe bagaj hizmetleri olmazsa olmaz kabul edilen bir özelliktir. Oysa gerek Southwest ve gerekse EasyJet, sektörün bu varsayımını sorgulayıp, kısa mesafelerde bagaj ihtiyacı olmaz düşüncesiyle bu hizmeti kısmen kaldırmışlardır. Bu da haliyle uçağın inme kalkma (turnaround) zamanlarını ciddi olarak kısaltmaktadır. Ayrıca EasyJet’in en son uygulaması, uçak-içi temziliğini de hosteslere yaptırmasıdır.
Bunlar ilk kez Southwest Havayollarının geliştirdigi ve uygulamaya koydugu yeniliklerdir. Stelios bunları EasyJet’de de bire bir uyguluyor. Ama ona fırfırsız taşımacılığın piri ünvanını sağlayacak olan şeyler, bunlara ek olarak aşağıdaki kendi geliştirdiği yenilikler oluyor (Kırım, 2007d:18-19)
-Seyahat acentalarını tamamen devre dışı bırakmak ve biletleri yalnızca kendi satmak ve böylelikle operasyon maliyetlerinde %25 tasarruf etmek.
-Hiçbir surette kağıt bilet vermemek, bunun yerine sadece bir bilet satış kod numarası vermek.
-İnternet üzerinden doğrudan satışları teşvik etmek ve bu suretle de maliyetlerde çok ciddi azalmalar sağlamak.
-Bilet satış elemanlarını baz maaş artı satış primi ile çalıştırarak maliyet tasarrufu yapmak (her bilet başına 0.80 sterlin prim alıyorlar ve 8 saatlik bir günde ortalama 80-90 bilet satıyorlar).
-En fazla oturma kapasitesine (149) kisi sahip Boeing 737-300 model uçakları kullanmak ve böylelikle ucuz havayolunun uçakları kötü olur imajını silip pazarda tam tersi bir imaj oluşturmak.
-İçkiyi ve çerez ikramını kaldırmak, bunun yerine bir büfe menüsü hazırlayıp, uçaktaki ikramı paralı hale getirmek.
-Uluslararası hava trafiğinin yoğun olduğu Heathrow veya Gatwick havaalanları yerine Luton havaalanını seçmek. Bu sayede de hem yer hizmetlerinden hem de havaalanı vergilerinden tasarruf etmek. Easy-Jet bu sayede yolcu başına 10 sterlin tasarruf edebiliyor. Zaten Londra-Paris biletinin sadece 29 sterlin’e satıldığını düşünürseniz, bu süreç yeniliğinin şirket maliyetlerini nasıl düsürdüğü ve rekabet gücünü nasıl arttırdığı çok rahat görülebilir (Kırım, 2007d:20).
Tabii ki hiçbir yenilik tek başına fazlaca bir anlam ifade etmez. Yenilik konusu ancak doğru ve akıllı bir pazarlama yaklaşımı ile birlikte arzu edilen sonuçları verir. EasyJet’de, Stelios’un şahsında pazarlama konusunda basına sürekli malzeme olacak kadar yenilikler içeren bir şirket olagelmistir.
Kaynak: Yeni Ürün Geliştirme Dersi Final Sınavım :)
İyi okumalar,
Çağla Akkoyun