Kaynaklar, bonsai sanatının Japonya'ya Çin'den 7-9'uncu yüzyıllar arasında ulaştığını ve Japonca 'tabaktaki ağaç' anlamına geldiğini belirtmektedirler. Bonsai ağaçlara duyulan saygının bir sembolü olarak geliştirilmiş bir sanattır. Bonsai'ler minyatür olmalarına rağmen, doğadaki ağaçlardan hiçbir farkları yoktur.
Öte yandan niş pazarlar da diğer pazarlardan farklı özelliklere sahip değillerdir. Sadece bonsai'ler gibi onlar da gerçek hayattaki ağaçların minyatürüdür. Pazarın yapısı, rakipleri, dinamikleri niş pazarlar için de geçerlidir. Sadece her şey küçük ölçektedir. Özellikle pazarlamada rekabetin artması, tüketici ihtiyaçlarının giderek daha fazla ürün ve marka tarafından karşılanıyor olması, pazarlamacıları daha küçük, ancak o tarihe kadar ihtiyaçlarına yanıt verilmemiş olan tüketici gruplarına doğru yöneltmiştir. Her ne kadar bu gruplar genel kitleye göre daha küçük gruplardan oluşsa da, farklı ihtiyaçlara sahiptirler ve bu tüketici ihtiyaçları diğer pazarlamacılar tarafından giderilmemiştir.
Örneğin solaklar için makas ya da bıçak, hatta yazı masası uzun yıllar üretilmemiştir. Ancak üretildiği zaman da solaklar için bu özelliklere sahip ürünlerin değeri adeta "paha biçilemezdir!" Dolayısıyla genelde niş pazarlara yönelik ürünler katma değerli ürünlerdir ve ihtiyaç sahiplerinin gözünde değerleri daha da yüksektir.
Niş ürünler tüketicilere, belki o zamana kadar farkında olmadıkları ihtiyaçlarından söz ederek onların kalplerini kazanırlar. Ya da tüketicilerin var olan, ancak o tarihe kadar giderilmemiş ihtiyaçlarına çözüm üreterek yine tüketicilerin kalbine giden yolu bulurlar. Bu güzel yazının detaylarına Capital Dergisi Kasım Sayısı Eki'nden (Türkiye'nin Markaları 2) ulaşabilirsiniz.
Sevgiler,
Çağla Akkoyun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder