24 Haziran 2013 Pazartesi

Gezi Parkı Olayları'nın Markalar ve Sosyal Medya Üzerindeki İzdüşümü

Uzun zamandır  yazmaya fırsat bulamadım, belki de içimden geldim. #Durdum ve izliyorum. Belki çoğu kişi gibi ben de olayların bu noktaya gelmesini beklemiyordum, sonrasında ise bu uyanış beni umutlandırdı.


Ancak  Türkiye’yi yönetenler, son olayları anlamakta çok zorlandılar. Sokağa dökülen insanların arkasında hep bir dış mihrak, hep bir düşman hep bir örgüt aradılar. Böyle bir hareketin “kendiliğinden” başlayabileceğine ihtimal vermediler.


İktidarın ve özellikle Sayın Başbakan'ın karar alırken katılımcılığa ve çoğulculuğa kapıları kapatan tavır ve davranışları Türkiye’nin hatırı sayılır bir kesimin onuruna dokundu. Yılların verdiği birikim sonucu bu insanlar meydanlara döküldü. Bu hareket kendiliğinden bir hareketti.

Bazı markalar bu süreçte iktidardan yana tavır aldılar. İnsanların da şirketlerin de itibarını belirleyen, onların karakterleridir. İnsanlar nasıl sadece dış görünüşleri değil, asıl hayattaki duruşları, olaylar karşısındaki sağduyulu tavırlarıyla saygınlık ve güven kazanıyorlarsa itibarlı şirketler de çalışanlarına, müşterilerine, tedarikçilerine yaptıkları “muameleye” göre itibar kazanırlar. İtibar söylemle değil, davranışlarla oluşan bir algıdır. Taksim olayları sırasında bazı markalar “karakterli” davranamadı. Bu markalar güçlünün yanında yer almayı tercih ettikleri için toplum onlara kötü not verdi. Fırsatçı davranışları, onlara bekledikleri faydayı sağlamadı. İçinde yaşadığımız şeffaflık çağında güçlünün yanında yer alanın foyası hemen çıkıyor ortaya. Güçlü olanın yanında değil de haklı olanın yanında saf tutanlar daha soylu ve itibarlı oluyorlar.


Sosyal mecralarda toplumun her bir kişisi, belli bir potansiyel taşır ve bu potansiyel bir gün açığa çıkacaktır. Tıpkı 31 Mayıs 2013′de başlayan gezi parkı hareketinde olduğu gibi. Gezi Parkı eylemi Türkiye’de ilk defa sosyal medya’nın ana akım medyayı resmi olarak mağlup ettiği tarih olarak kayıt edilmiştir. Taksim’de 50 kişilik bir grup ile başlayan zararsız gösteriler, 10 binlere hatta milyonlara ulaşmıştır.


Sosyal Medya Nedir? sorusunun sıkça sorulduğu bugünlerde yaşanan bu olaylar, sosyal medyayı daha da popüler hale getirmiş ve birçok insan gerçek bilgiler sosyal medya ağlarından takip etmiştir. Tabi ki yalan yanlış manipüle edici bilgi kirliliğide bu yoğun trafik içierisindeki yerini almıştır. Sosyal Medya’yı ne olduğundan küçük göstermeye çalışmalı, ne de fazla abartmalıyız. İşin özü dünya da artık iletişimin şekli değişmiştir. Son olaylarda gördük ki bir çok marka, kullanıcılarından gelen tepkiler üzerine açıklama yapmak zorunda kalmışlardır. Bunlardan bazıları, NTV, Garanti Bankası, Mado, Ülker ve Starbucks Türkiye v.b.


Bunların dışında normal hayatta yanyana gelemeyeceğimiz ya da iletişime geçme şansımızın olmadığı bir çok sanatçı da konuyla ilgili fikirlerini sosyal medya’dan beyan etmiştir. Kimse susturulamamış, hiç birşey gizlenmemiş, masum ve haklı olanlar haklılıklarını en iyi şekilde dile getirmişlerdir.



31 Mayıs’ta Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’de devam eden olaylarla ilgili olarak en büyük bilgi trafiği Twitter üzerinden gerçekleşti. Olaylarla ilgili bir çok hashtag kullanıldı ve bu hashtagler’ler sadece Türkiye değil, tüm dünya’da Trending Topic olurken, LinkedIn’de Türkiye Bölgesinden sorumlu olarak görev yapan Ali Rıza Babaoğlan öne çıkan hashtag’lerle ilgili ilginç bir analiz paylaştı.


Bir diğer ilginç ve güzel şey ise böyle bir ortamda zekice yaratılan sloganlar ve tasarımlardı. Aşağıda birçok örnek görecek, her şeye inat gülümseyeceksiniz!









Hiç yorum yok: